Gurbetçi Düşmanlığı: Hasreti Anlamayan Kalpler
Her yaz binlerce gurbetçi memleket yolunda sınır kapılarında gözyaşlarına boğuluyor. Kimine göre bu samimi bir özlem, kimine göre ise “timsah gözyaşı.” Oysa bu gözyaşlarının içinde hem memleket sevgisi hem gurbetin acısı var.
Gurbetçi Düşmanlığı: Hasreti Anlamayan Kalpler
Her yaz binlerce gurbetçi memleket yolunda sınır kapılarında gözyaşlarına boğuluyor. Kimine göre bu samimi bir özlem, kimine göre ise “timsah gözyaşı.” Oysa bu gözyaşlarının içinde hem memleket sevgisi hem gurbetin acısı var.
Her yaz mevsimi geldiğinde aynı sahne tekrar eder. Avrupa’nın dört bir yanından memleket yoluna düşen gurbetçiler, Kapıkule’de, İpsala’da ya da Sarp’ta pasaport kontrolünden geçerken gözyaşlarını tutamaz. Bu anlar, sosyal medyada kimileri tarafından gururla paylaşılırken, kimileri tarafından da küçümsenir. “Madem memleketinizi bu kadar seviyorsunuz, dönün o zaman” cümlesi ise artık bir klasik. Ama hayat, bu kadar basit değil…
Tarihsel Gerçek: Zorunlu Göçün Hikâyesi
Türkiye’den Avrupa’ya göçün en yoğun olduğu dönem 1960’ların başıydı. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerle imzalanan “işçi anlaşmaları” sayesinde binlerce insan, dilini bilmedikleri, kültürünü tanımadıkları topraklara çalışmak için gitti. Çoğu, birkaç yıl içinde memlekete dönme hayali kuruyordu. Ama zamanla kökler orada salındı; evler alındı, çocuklar okula başladı, torunlar dünyaya geldi. Geri dönüş hayali ise çoğu aile için yerini iki ülke arasında gidip gelmeye bıraktı.
Sosyolojik Neden: Kimlik ve Aidiyet İkilemi
Gurbetçiler hem Türkiye’ye hem yaşadıkları ülkeye ait olma çelişkisini yaşıyor. Türkiye’de “Almancı” diye küçümseniyorlar, Avrupa’da ise hâlâ “yabancı” olarak görülüyorlar. Bu ikili baskı, onların memlekete olan sevgisini daha da güçlendiriyor. Çünkü bir insan nerede yaşarsa yaşasın, doğduğu toprağın kokusunu unutmaz.
ELEŞTİRİ:
Gurbetçi düşmanlığı yapanlara sesleniyorum: Onların gözyaşlarını küçümsemeyin. O gözyaşlarının her damlasında hem memleket sevgisi hem gurbetin acısı var. Onlar bu ülkenin evladı, bu bayrağın insanı. Memleket sevgisi kilometreyle ölçülmez; gönülle ölçülür.
Toplumsal Barış Çağrısı
Gelin, birbirimizi ötekileştirmeyelim. Gurbetçilerle Türkiye’de yaşayan vatandaşlar arasında yapay duvarlar örmek yerine, aramızdaki köprüleri güçlendirelim. Unutmayalım ki aynı vatandan, aynı tarihten, aynı kültürden besleniyoruz.
Birlik olduğumuzda, ayrılıkları konuştuğumuzda değil, ortak değerlerimizi büyüttüğümüzde güçleniriz.
Memleket, sadece sınırlarla çizilmiş bir kara parçası değil; gönüllerimizi birbirine bağlayan görünmez bir yurt sevgisidir.
Halil Uygun
(Editör'ün yazısı)