EMB Başkanı Mehmet Üstün’den Flaman Hükümeti’ne sert tepki: “Adalet olmadan tanıma, dışlamadır”
Flaman Hükümeti’nin açıkladığı yeni yerel dini topluluklar listesinde tek bir Türk camisinin yer almaması büyük tepki çekti.
EMB Başkanı Mehmet Üstün’den Flaman Hükümeti’ne sert tepki: “Adalet olmadan tanıma, dışlamadır”
Flaman Hükümeti’nin açıkladığı yeni yerel dini topluluklar listesinde tek bir Türk camisinin yer almaması büyük tepki çekti.
Belçika Müslümanları Temsil Kurumu (EMB) Başkanı Mehmet Üstün, kararın yapısal ayrımcılığı sürdürdüğünü belirterek yetkilileri eşit, adil ve şeffaf bir süreç işletmeye çağırdı.
Yeni Liste, Eski Sorunlar: Türk Camileri Yine Yok Sayıldı
Flaman Hükümeti’nin kısa süre önce kamuoyuna duyurduğu yeni yerel dini topluluklar listesi, Belçika’daki Türk toplumu içinde derin bir hayal kırıklığı yarattı. Listeye göre bölgede tanınan 26 dini topluluk arasında tek bir Türk camisinin dahi yer almaması, uzun süredir devam eden ayrımcılık tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Belçika Müslümanları Temsil Kurumu (EMB) Başkanı Mehmet Üstün, bu tabloyu “kabul edilemez” ve “sistematik dışlamanın devamı” sözleriyle değerlendirdi. Üstün, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “İbadet yerlerinden sorumlu Flaman Bakan kısa süre önce yeni yerel dini toplulukları tanıdı. Hemen göze çarpan şu ki: Bu listede hiçbir Türk camisi yer almıyor. Yıllardır verdikleri emek, şeffaflık ve hükümete karşı açıklıklarına rağmen belirli toplulukların, özellikle Türk camilerinin yapısal olarak dışlandığı, siyasi saiklerle şekillendirilmiş bir yaklaşımın devamıdır. Bu uygulamayı şiddetle kınıyoruz.”
“Ne Diyanet Ne Milli Görüş” Yaklaşımı
Yeni düzenlemeye göre muhafazakâr çizgideki Diyanet veya Milli Görüş hareketlerine bağlı hiçbir caminin tanınmadığı açıklandı. Diyanet camilerinin Türkiye hükümeti tarafından yönlendirildiği, Milli Görüş camilerinin ise Flaman Bakanı Hilde Crevits’e göre “Türkiye’den gelen yumuşak güç ve siyasi etki aracı” olarak değerlendirildiği ifade edildi. Bakan Crevits, kamuoyuna yaptığı açıklamada, tek bir Türk camisinin tanındığını belirterek, bunun ayrımcılık anlamına gelmediğini savundu: “Türk camilerine odaklanılmış değil. Gent’teki Muattar Camisi, tüm koşulları yerine getirdiği için tanınıyor. Bu cami yabancı müdahale olmadan faaliyet gösterebiliyor.”
Bakan Crevits’ten Mesaj: “Eksikleri Olanlar Yeniden Başvurabilir”
Bakan Crevits, yıl sonuna doğru yaptığı açıklamalarda ayrımcılık, nefret söylemi veya dış müdahale gibi durumların kesinlikle tolere edilmeyeceğini vurgulamıştı. Flaman Hükümeti tarafından yayımlanan basın bülteninde şu ifadeler yer aldı: “Tanınmayan yerel dini topluluklar, eksikliklerini giderme ve gelecekte yeni bir başvuruda bulunma fırsatına sahip olacak. Başvuru yapan topluluklar, Flaman Hükümeti’nin rehberliğinde dört yıllık bir hazırlık sürecine alınabilecek.”
Tanınmayan Diyanet Camilerinin Listesi
Diyanet camilerinin listesi şöyle:
Hacı Bayram – Antwerpen
İmam-ı Buhari – Antwerpen
Selimiye – Berchem
Ayasofya – Mol
Yunus Emre – Willebroek
Osman Gazi – Puurs-Sint-Amands
Ayasofya – Hasselt
Rahmet – Hechtel-Eksel
Selimiye – Leopoldsburg
Tevhis – Maasmechelen
Blauwe Moskee – Tessenderlo
Ayasofya – Meulebeke
Eyüp Sultan – Gent
Fatih – Gent
Sakarya – Lokeren
Ensar – Oudenaarde
Molla Husrev – Temse
Eyüp El Ensari – Zele
Tanınmayan Milli Görüş Camilerinin Listesi
Kuba – Berchem
Hamza – Beringen
Osmanlı – Bree
İmam-ı Gazali – Gent
Hicret – Leopoldsburg
Toplumdan Yükselen Sesler: “Eşit Tanıma Herkesin Hakkı”
Belçika’daki Türk toplumu ve sivil toplum kuruluşları, bu kararın sadece camileri değil, Türk kökenli vatandaşların Flaman toplumuna aidiyet duygusunu da zedelediğini belirtiyor. EMB Başkanı Üstün, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bizler Belçika’nın bir parçasıyız. Nesiller boyu buraya emek verdik, vergimizi verdik, toplumun huzuru için çalıştık. Tanıma sürecinde eşit davranılmak, her topluluğun en temel hakkıdır. Adalet olmadan yapılan tanıma, dışlamadır.”
Bu Karar Ne Anlama Geliyor?
Uzmanlar, Flaman Hükümeti’nin kriterlerinin giderek daha katı hale geldiğini, “yabancı etki” kavramının ise muğlak bir şekilde kullanıldığını vurguluyor. Siyaset bilimciler, hükümetin “açıklık ve şeffaflık” kriterlerini öne çıkarırken, belirli dini toplulukları hedef aldığına dair kamuoyunda güçlü bir algı oluştuğunu belirtiyor. Önümüzdeki aylarda, tanınmayan camilerin yeniden başvuru süreçlerine girip girmeyeceği ve bu başvuruların nasıl değerlendirileceği, hem Türk toplumu hem de genel kamuoyu tarafından yakından takip edilecek.
Halil Uygun