Gençler artık daha mutsuz: Kaygısız gençlik tarihe mi karışıyor?
Sosyal medya, siber zorbalık ve yalnızlık, gençler arasında zihinsel sağlık sorunlarını artırıyor.
Gençler artık daha mutsuz: Kaygısız gençlik tarihe mi karışıyor?
Sosyal medya, siber zorbalık ve yalnızlık, gençler arasında zihinsel sağlık sorunlarını artırıyor.
Artık Daha Az Kaygısız Bir Gençlik: Gençler Yaşlılardan Daha Az Memnun
"National Bureau of Economic Research" tarafından yapılan bir araştırma, birçok kişi için orta yaş krizinin artık hayatın en düşük noktası olmadığını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen son araştırma, altı İngilizce konuşulan ülkedeki gençlerin zihinsel sağlık durumunda ciddi bir kriz yaşadığını gösteriyor. Önde gelen akademisyenler Jean Twenge ve David Blanchflower, bu konuda önemli bir rol oynadı. Birleşmiş Milletler'in talebi üzerine yapılan çalışmada, yaş ilerledikçe yaşam memnuniyetinin arttığı, ancak özellikle genç yetişkinler arasında mutluluk seviyelerinin düştüğü tespit edildi. Araştırma, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, İrlanda, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda'daki gençlerin giderek daha mutsuz hale geldiğini gösteriyor.
Gençlerde Mutluluk ve Yaşam Sevincinde Düşüş
Geleneksel olarak, insanların hayatlarından en az memnun oldukları dönem orta yaşlar olarak kabul edilirdi. Gençliğin kaygısız, orta yaşın zorlayıcı ve ilerleyen yaşların daha konforlu olduğu düşünülüyordu. Ancak şimdi, yaş ilerledikçe memnuniyetin arttığı, fakat özellikle genç kadınlar arasında mutluluk ve yaşam sevincinde belirgin bir düşüş olduğu gözlemleniyor.
Çevresel Faktörler ve Sosyal Medyanın Etkisi
David Blanchflower, akıllı telefonlar ve sosyal medyanın gençler arasında artan zihinsel sağlık sorunlarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Siber zorbalık, beden imajı eleştirisi (body shaming) ve yalnızlık gibi faktörlerin, gençlerin mutsuzluğunda büyük rol oynadığı ifade ediliyor. Günümüzde gençler, geçmişe kıyasla daha az dışarı çıkıyor, arkadaşlarıyla daha az vakit geçiriyor ve sosyal etkileşimleri azalıyor. Bu durum, onların giderek daha yalnız hissetmelerine neden oluyor. Blanchflower, bu süreci "küresel bir gençlik krizi" olarak tanımlıyor.
Araştırmacılar, gençlerin mutluluk seviyelerindeki düşüşün önüne geçebilmek için sosyal medya kullanımının sınırlandırılması ve yüz yüze sosyal etkileşimlerin teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Halil Uygun
