"Türk politikacılara soykırım baskısı: Sessizlik değil, onurlu duruş gerekiyor"
Belçika'da her yıl siyasi gündeme taşınan sözde Ermeni soykırımı tartışmaları, özellikle Türk asıllı politikacılar üzerinde baskı unsuru haline gelirken, bu konuda cesur bir tutum sergileyen az sayıdaki siyasetçi tarihe not düşüyor.
"Türk politikacılara soykırım baskısı: Sessizlik değil, onurlu duruş gerekiyor"
Belçika'da her yıl siyasi gündeme taşınan sözde Ermeni soykırımı tartışmaları, özellikle Türk asıllı politikacılar üzerinde baskı unsuru haline gelirken, bu konuda cesur bir tutum sergileyen az sayıdaki siyasetçi tarihe not düşüyor.
Belçika'da her yıl yeniden ısıtılarak gündeme getirilen sözde Ermeni soykırımı meselesi, Türk toplumunun üzerinde adeta bir demokrasi kılıcı gibi sallanıyor. 1998 yılında sosyalist parti tarafından gündeme taşınan ve diğer partilerin desteğiyle Belçika hükümeti tarafından tanınma yoluna gidilen bu iddialar, o tarihten bu yana herhangi bir yasal yaptırımla desteklenmemiştir. Yani, sözde soykırımı tanımayanlara yönelik herhangi bir cezai düzenleme halen yürürlükte değildir.
Buna rağmen, bazı siyasi partilerin içindeki Ermeni lobisinin etkisiyle bu konu sık sık gündeme getirilmekte ve özellikle Türk kökenli siyasetçilere karşı içi boş tehditler savrulmaktadır. “Tanımazsanız partiden atılırsınız” söylemleriyle gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Bu durumu yaşayan birçok Türk asıllı politikacı ise, sessizliği tercih ederek, korku iklimine teslim olmaktadır.
CDH partisinde Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyesiyken bu konunun gündeme geldiğini belirten bir siyasetçi, o dönem Belçika genelinde yalnızca kendisi açık bir şekilde sözde soykırımı reddettiğini ifade etti.
Aynı siyasetçi, MKYK toplantısında net bir duruş sergilediğini, 2019 yılında iki senatöre çekimser oy kullandırarak 5.000 Euro para ve bir hafta hapis cezası öngören yasa tasarısının Senato'dan geçmesini engellediğini söyledi. Bu tavrına rağmen, partiden atılma gibi bir tehditle karşılaşmadığını da özellikle vurguladı: “Politika yapılacaksa adam gibi yapılmalı!”
Bugünün Türk asıllı politikacılarının bu konuda gösterdiği sessizliği ise eleştiren siyasetçi, çoğunun ne siyasetten ne de kendi tarihinden haberdar olduğunu dile getiriyor. “Seçim zamanında milletin oyunu almak için takla atanlar, o milletin öz değerlerine ve tarihine de sahip çıkmayı bilmelidir” diyerek, politikacılara çağrıda bulundu.
Soykırım konularının siyasi partilerden çok tarihçilerin alanına girdiğini belirten siyasetçi, arşivlerin ışığında gerçeklerin ortaya çıkarılabileceğini, tarihin siyasetle değil bilimle konuşulması gerektiğini ifade etti.
Son olarak, dünya tarihindeki birçok unutulmuş soykırıma da dikkat çeken siyasetçi, özellikle Amerika’da 30 milyon Kızılderili’nin, Amazonlar’daki yerli halkların, Afrika ve Asya’daki halkların uğradığı kıyımların göz ardı edildiğini hatırlattı. “Bugün Gazze’de yaşananlar dünyanın gözü önünde en büyük soykırım olarak cereyan ediyor, ama kimsenin sesi çıkmıyor” diyerek çifte standarda da dikkat çekti.
Halil Uygun